Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu ve TCK md.132 Güncel 2025
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde düzenlenmiştir ve özel hayatın korunmasına yönelik suçlar arasında yer alır. Bu suç, en az iki kişi arasındaki haberleşmenin üçüncü bir kişi tarafından hukuka aykırı bir şekilde dinlenmesi, kaydedilmesi veya ifşa edilmesi durumunda meydana gelir. Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ve cezası konusunda detaylı bilgiler sunarak, bu suçun kapsamını ve cezai yaptırımlarını açıklayalım.
TCK md.132: Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu
TCK md.132, haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişilerin cezalandırılmasını öngörmektedir. Maddeye göre, bu suçun işlenmesi halinde uygulanacak cezalar şunlardır:
- Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alır. Eğer bu ihlal, haberleşme içeriklerinin kayda alınması suretiyle gerçekleştirilmişse, ceza bir kat artırılır.
- Haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalır.
- Kendisiyle yapılan haberleşmenin içeriğini, diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alır. Bu ifşanın basın yoluyla yapılması durumunda da aynı cezaya hükmedilir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu Nedir?
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, en az iki kişinin gerçekleştirdiği bir haberleşmenin üçüncü bir kişi tarafından hukuka aykırı şekilde dinlenmesi, okunması, kaydedilmesi veya yayınlanması durumunda oluşur. Aşağıdaki fiiller bu suçun unsurları arasında yer alır:
- İki kişi arasında gerçekleşen haberleşmenin bir üçüncü kişi tarafından gizlice dinlenmesi veya okunması.
- Haberleşme içeriklerinin kayda alınarak gizliliğin ihlal edilmesi.
- Haberleşmenin ifşa edilmesi suretiyle gizliliğin ihlal edilmesi.
- Tarafı olunan bir haberleşmenin, diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı bir şekilde ifşa edilmesi.
Bu suç, haberleşme özgürlüğünün korunması amacıyla düzenlenmiştir ve TCK’de yer alan diğer özel hayatın gizliliğine ilişkin suçlarla karıştırılmamalıdır. Örneğin, kişiler arasındaki konuşmaların kaydedilmesi veya kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçları benzer nitelikte olmakla birlikte, farklı hukuki düzenlemelere tabidir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunun Temel Şekli ve Cezası
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun temel şekli, en az iki kişi arasında gizli bir şekilde yapılan bir haberleşmenin, üçüncü bir kişi tarafından dinlenmesi veya okunması durumunda ortaya çıkar. Bu tür bir ihlal için öngörülen ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır.
Suçun temel şekline örnek olarak, iki kişinin telefon görüşmesinin, üçüncü bir kişi tarafından dinlenmesi gösterilebilir. Benzer şekilde, internet üzerinden yapılan bir yazışmanın, yetkisiz bir kişi tarafından okunması da bu suçun temel şekli kapsamında değerlendirilir.
Haberleşmenin Kayda Alınması Suretiyle Gizliliğin İhlali
Haberleşmenin kayda alınması suretiyle gizliliğin ihlali, suçun nitelikli hali olarak kabul edilir. Bu durum, üçüncü bir kişinin, tarafı olmadığı bir haberleşmeyi ses veya görüntü kaydedici cihazlarla kayıt altına almasıyla gerçekleşir. TCK md.132/1 kapsamında bu suça verilecek ceza 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.
Haberleşmenin kayda alınması, kayıt içeriğinin anlaşılıp anlaşılmaması şartına bağlı değildir. Yani, kayıt içeriği anlaşılmasa bile, kaydetme eylemi suçu oluşturur. Örneğin, iki kişinin konuşmasının gizlice ses kaydının alınması, kayıt içeriği dinlenmese dahi bu suçun işlenmiş olduğu anlamına gelir.
Haberleşmenin Hukuka Aykırı Olarak İfşa Edilmesi ve Cezası
Haberleşmenin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, tarafı olunmayan bir haberleşme içeriğinin, üçüncü bir kişi tarafından başkalarına açıklanması durumunda ortaya çıkar. TCK md.132/2 uyarınca bu suçu işleyen kişi, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca, kişi, tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini karşı tarafın rızası olmaksızın yayarsa, bu durumda da 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır. Eğer ifşa basın yoluyla gerçekleşmişse, yine aynı ceza geçerli olur. Bu düzenleme, haberleşme özgürlüğünün korunması için önemli bir tedbir olarak karşımıza çıkar.
Haberleşme Özgürlüğü ve Anayasal Güvence
Haberleşme özgürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Özel Hayatın Gizliliği ve Korunması” başlığı altında yer alan bir haktır. Bu hak, bireylerin özgürce ve güvenli bir şekilde haberleşmesini temin eder. Haberleşmenin gizliliğinin ihlali, anayasal bir hakkın ihlali anlamına gelir ve Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiştir.
TCK md.132, haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişilere yönelik cezai yaptırımlar öngörerek, bireylerin özel hayatına saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu düzenleme, özel hayatın korunması ve bireysel özgürlüklerin güvence altına alınması bakımından önemli bir yere sahiptir.
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçunda Zamanaşımı ve Uzlaşma
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almaz. Bu nedenle, suçun işlenmesi halinde savcılık, şikayet beklemeksizin soruşturma başlatabilir. Dava zamanaşımı süresi ise TCK md.132 kapsamında 8 yıl olarak belirlenmiştir.
Bu suçtan dolayı yargılanan kişi hakkında, adli para cezasına çevirme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) ve hapis cezasının ertelenmesi gibi seçenekler mahkeme tarafından değerlendirilebilir. Ancak, bu tür kararlar, suçun işlenme biçimi ve ortaya çıkan sonuçlara göre değişiklik gösterir.
“İfşa etme” suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu ve cezası
Kanun koyucu, en az iki kişi arasında gerçekleşen bir haberleşmenin içeriğinin, üçüncü bir kişi tarafından ifşa edilmesini TCK md.132/2‘de suçun nitelikli hali olarak düzenlemiştir. İfşa etme eylemi, haberleşme içeriğinin, üçüncü kişilere veya belirsiz sayıdaki kişilere açığa vurulması, duyurulması veya yayılması ile gerçekleştirilir.
Haberleşme içeriğinin nasıl elde edildiği, TCK md.132/2‘de düzenlenen suçun oluşması bakımından önemli değildir. Eğer haberleşme içeriği hukuka uygun şekilde elde edilmiş olsa bile, bu içeriğin bilerek ifşa edilmesi, “ifşa etme” suretiyle haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçunu oluşturur ve bu durumda kanunda öngörülen cezaya hükmedilir.
Bu suçun nitelikli hali için öngörülen ceza, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır. Örneğin, iki kişi arasında geçen bir telefon görüşmesinin içeriğini sosyal medya üzerinden paylaşan bir kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir.
Kişinin kendisi ile yapılan haberleşme içeriğini ifşa etmesi suçu ve cezası
Kanun koyucu, kişinin kendisinin de tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini kayıt altına almasını suç olarak düzenlememiştir. Ancak, kişinin kendisiyle yapılan bir haberleşmenin içeriğini alenen ifşa etmesi, TCK md.132/3 kapsamında suç olarak düzenlenmiştir.
Bu suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Haberleşme içeriğinin ifşası için basın-yayın yoluna başvurulması durumunda da aynı cezaya hükmolunur. Suçun bu halinin oluşabilmesi için aşağıdaki şartların mevcut olması gerekmektedir:
- Kişinin, kendisinin de tarafı olduğu bir haberleşmenin içeriğini aleni bir ortamda açığa vurması gerekir. Aleni ortam, en az iki kişinin bu içeriği algılama olanağı bulunan bir yer olmalıdır.
- Haberleşmenin diğer tarafı, haberleşme içeriğinin ifşasına rıza göstermemiş olmalıdır. Eğer ifşa işlemi rıza gösterildikten sonra yapılırsa, daha sonra bu rıza geri alınsa dahi suç oluşmaz.
- İfşa etme eylemi; haberleşme içeriğinin yayılması, duyurulması veya kamuoyuna açıklanması anlamına gelir. Yani, içeriği bilme hakkı olmayan kişilerle paylaşılması bu suçu oluşturur.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda cezayı artıran nedenler
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 137. maddesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun cezasını artıran nedenleri düzenlemiştir. Suçun aşağıdaki hallerde işlenmesi durumunda, fail hakkında verilecek ceza yarı oranında artırılır:
- Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılarak işlenmesi.
- Belli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi.
Bu tür hallerde, suçun işleniş şekli daha ciddi görülmekte ve bu durum faile verilen cezanın artmasına sebep olmaktadır.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun unsurları
Bahse konu suçun oluşabilmesi için, en az iki kişi arasında elverişli araçlar kullanılarak gerçekleştirilen bir haberleşmenin bulunması gereklidir. Haberleşmenin özellikleri şu şekildedir:
- Haberleşme, gizli ve aleni olmayacak bir biçimde gerçekleştirilen bir duygu veya düşünce aktarımı olmalıdır.
- Haberleşmenin tarafları, bu iletişimin üçüncü kişiler tarafından bilinmeyeceğini ve gizli kalacağını düşünmelidir.
- Haberleşmenin içeriği özel çaba gösterilerek öğrenilmiş olmalıdır. Aleni bir ortamda gerçekleşen iletişimler bu kapsamda değerlendirilmez.
- İletişimin içeriğinin, telefon, mektup, internet, faks, telsiz gibi araçlarla gerçekleşmesi gereklidir. Yüz yüze yapılan konuşmaların dinlenmesi veya kaydedilmesi bu kapsamda değil, TCK md.133 uyarınca kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu kapsamında değerlendirilir.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda şikayet, zamanaşımı ve uzlaştırma
TCK md.132‘de düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun tamamı şikayete bağlıdır. Şikayet süresi, fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 ay olarak belirlenmiştir. Bu sürede şikayette bulunulmazsa, suçla ilgili soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
Suçun zamanaşımı süresi 8 yıl olarak belirlenmiştir. Eğer fail hakkında hapis cezasına hükmedilmişse, 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi uygulanır. Bu süre içinde cezanın infaz edilmemesi halinde, mahkumiyet cezası zamanaşımı sebebiyle sona erer.
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunda cezanın ertelenmesi, HAGB ve adli para cezasına çevrilmesi
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu sebebiyle hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkündür. Adli para cezası, suçu işleyen kişinin belirli bir miktar para ödemesini gerektiren bir yaptırım türüdür.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmedilen cezanın belirli bir süre zarfında sonuç doğurmaması anlamına gelir. Eğer sanık, bu süre boyunca belirlenen koşullara uyarsa, ceza kararı herhangi bir sonuç doğurmadan sona erer.
Cezanın ertelenmesi, failin mahkum olduğu hapis cezasının, cezaevine girmeden infaz edilmesini sağlar. Bu durum, mahkeme tarafından suçun işleniş şekli ve failin kişisel durumu göz önüne alınarak değerlendirilir ve ceza ertelenebilir.