Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Boşanma sebepleri her evlilikte farklı biçimlerde ortaya çıkabilir. Boşanma davası açılırken anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma davası olmasına bağlı olarak farklı bir yol haritası çizilir. Hukuki sürecin doğru yönetilebilmesi ise davanın usulüne uygun şekilde açılmasına bağlıdır.

Boşanma davası yalnızca eşlerin evlilik birliğini sonlandırması ile sonuçlanmamakta bu tür davaların birtakım hukuki neticeleri ortaya çıkmaktadır. Çocukların durumu, velayet, mal paylaşımı, nafaka, maddi ve manevi tazminat gibi süreçler bunun bir parçasıdır.

Evlilik birliği resmi memur önünde kurulur. Kanun koyucu evlenmek isteyenlerin iradesine karışmaz. Bu sebeple de evlilik birliği kurulacağı zaman resmi nikah kıymak sureti ile taraflar hareket edebilir.

Boşanma ise resmi nikahın sonlandırılması anlamına gelir. Bunun için Aile Mahkemesi kanalı ile boşanma davasının açılması zorunludur. Ailenin toplum için taşıdığı öneme binaen boşanma gerçekleşeceği zaman mahkeme kanalı ile bunun yapılması gerekir.

Devlet aileyi kanunlar vasıtası ile korurken ailenin toplumun en temel yapı birimi olması bunda etkendir. Boşanma davası anlaşmalı veya çekişmeli açılmak sureti ile hakim kararı ile gerçekleştirilebilen bir işlemdir.

Boşanma davasının çeşitli hukuki sonuçlarının olması nedeni ile Aile Mahkemesine dava açılmadan önce tüm ayrıntıların dikkate alınması tarafların hak ve menfaatleri açısından önemli bir konudur.

Boşanma davaları anlaşmalı olarak açıldığında sonuçlanması da kısa sürede olur. Anlaşmalı davalarda eşler önceden asgari müştereklerde fikir birliğine varmış olur. Eşler mal paylaşımını nasıl yapacaklarına, velayet, nafaka gibi konulara ortak kararları doğrultusunda açıklık getirdiğinde ve bunu anlaşmalı boşanma protokolü ile resmileştirdiklerinde süreç daha hızlı ilerler.

Mahkemenin protokolü kabul etmesi ile genellikle anlaşmalı boşanma davalarının tek celsede sonuçlanması mümkün olur. Çekişmeli boşanma davalarında somut olayın durumuna bağlı olarak süreç daha karmaşık ve uzun olabilmektedir. Çekişmeli davalarda mahkemeye sunulacak deliller, tanık beyanları gibi konular da ortaya çıkar.

Çekişmeli boşanma davası açılacağı zaman tarafların dilekçelere cevap vermesi için bir miktar hukuki süre tanınır. Cevaba cevap dilekçeleri gibi bazı aşamaların da geçilmesi gerektiğinden bu tür davaların sonuçlanma süreleri de farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca delillerin incelenmesi, tanıkların dinlenmesi gerekir.

Boşanma Davası ve Boşanma Nedenleri

Boşanma davası anlaşmalı veya çekişmeli olarak görülebilen bir dava türüdür. Evlilik birliğinin sonlandırılması gerektiğinde eşler birçok nedenle mahkemeye başvurabilir. Eşler arasında ortaya çıkan problemin çözümlenemediği hallerde açılacak olan boşanma davası çekişmeli boşanma davası olur.

Anlaşmalı boşanma davası ise eşlerin asgari müşterekler üzerinde anlaşma sağladığı türde davalardır. Bu tür davalarda eşler boşanmanın hukuki sonuçları üzerinde anlaşırlar ve davayı buna göre açarlar.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca boşanma davası açmak isteyen kişiler anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası açmak zorundadır. Anlaşmalı davalarda taraflar boşanmanın tüm hukuki sonuçlarını aralarında çözümler.

Mahkemeye sunulan anlaşmalı boşanma protokolü hakim tarafından uygun bulunduğunda ve tarafların irade beyanlarının özgürce verildiğine kanaat getirildiğinde boşanma gerçekleşir.

Çekişmeli boşanma davalarında da tarafların kusur oranları dikkate alınarak çözüme kavuşturulur. Çekişmeli boşanma davaları genel ve özel sebeplere dayandırılarak açılır. Bu tür davalarda somut olaya göre değerlendirme yapılarak dava görülür.

Boşanma nedenleri söz konusu olduğunda genel ve özel sebepler devreye girer. Genel boşanma nedenleri de her evlilikte farklılık gösterebilir. Kişiler arasındaki geçimsizlik, karakterlerin uyuşmaması, hakaret, şiddete dayalı eylemler, sorumluluklara uyulmaması gibi çok sayıda genel boşanma nedeninden bahsedilebilir.

Özel boşanma sebepleri ise kanunda sınırlı biçimde yer verilen bir konudur. Buna göre kanunda bahsi geçen özel boşanma gerekçeleri şunlardır:

  • Zina (aldatma),
  • Hayata kast etme, pek kötü ya da onur kırıcı davranış,
  • Suç işleme ve haysiyetsiz bir yaşam sürme,
  • Terk,
  • Akıl hastalığı.

Taraflar evlilik birliğini sonlandıracakları zaman genel veya özel boşanma sebepleri doğrultusunda dava açar. Genel sebepler ve özel nedenler farklı hukuki sonuçları da beraberinde getiren hususlardır.

Evlilik ilişkisinde özel boşanma nedenlerine dayanılarak boşanma davasına gidildiğinde davacının karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispat yükü bulunmamaktadır. Özel bir boşanma nedeninin varlığının ispatlanması bu süreçte yeterli olmaktadır.

Genel boşanma sebeplerinin varlığı halinde ise davalı ve davacının karşılıklı olarak kusurlarını ispatlama yükümlülüğü bulunmaktadır.

Anlaşmalı Boşanma Davası TMK 166/3

Anlaşmalı boşanma davaları eşlerin yaygın olarak başvurduğu dava türlerinden biridir. En az bir yıldır süren bir evlilik söz konusu ise bu tür bir dava açılabilmektedir. Davayı eşlerden biri açtığında diğerinin kabul etmesi durumunda ya da birlikte başvurmak sureti ile anlaşmalı boşanma davası açılabilir.

Anlaşmalı boşanma davası açmak söz konusu olduğunda hakim eşleri dinlemek ister. Bundaki amaç kişi iradelerinin özgür bir biçimde yansıyıp yansımadığıdır. Hakimin tarafların özgür iradeleri doğrultusunda boşanma kararı aldıklarına kanaat getirmesi durumunda anlaşmalı boşanma davaları çoğunlukla tek celsede sonuçlanır.

Hakimin ayrıca kanaat getirmesi gereken bir diğer konu da boşanmanın mali sonuçlarına dair alınan kararlardır. Tarafların ve çocukların menfaatlerinin korunmuş olması bu noktada önemlidir. Hakimin gerekli görmesi durumunda anlaşma üzerinde değişiklik talep etme hakkı bulunur. Tarafların bu durumu kabul etmesi halinde ise anlaşmalı boşanma davaları kısa sürede sonuçlanması bakımından dikkat çekicidir.

Anlaşmalı boşanma davası açacak olanlar için Medeni Kanunda yer alan şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu durumda da evlilik birliğinin en az bir yıldır sürüyor olması koşulu aranır.

Anlaşmalı boşanma davası açılacağı zaman eşler dava açılmadan önce birtakım hususları netliğe kavuşturmuş olur. Bu tür davalarda boşanmanın ortaya çıkaracağı hukuki neticeler önceden eşler arasında anlaşma yolu ile tespit edilir.

Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanmak sureti ile anlaşmalı boşanma davası başvurusu yapılır. Bu protokolde çeşitli konulara yer verilir. Çocukların velayetinin kimde olacağı veya mal paylaşımının nasıl yapılacağı bu süreçte belli olur.

Anlaşmalı boşanma davası için geçerli olan koşullar aşağıdaki gibi sıralanır:

  • Evlilik ilişkisi en az 1 yıldır sürüyor olmalı,
  • Eşler mahkemeye birlikte başvurmalı ya da birinin açtığı davayı diğeri kabul etmeli,
  • Taraflar boşanma iradelerini hakim karşısında açıklamalı,
  • Boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu ile ilgili düzenlemeler hakim tarafından uygun bulunmalı.

Çekişmeli Boşanma Davası

Çekişmeli boşanma davası açılırken özel nedenler ve genel sebepler başlığı altında yer alan gerekçelere dayanılabilir. Türk Medeni Kanunu çekişmeli boşanma davası ile ilgili olarak 161-165. Maddeler arasında özel boşanma sebeplerine yönelik gerekli düzenlemeleri yapmaktadır. TMK m.161-165:

  1. Zina

Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

  1. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

  1. Terk15

Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

  1. Akıl hastalığı

Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Özel boşanma nedenleri doğrultusunda dava açılacağı zaman davayı açan tarafın diğer eşin kusurunu ispat etme zorunluluğu bulunmaz. Özel boşanma sebebinin ispatlanması durumunda boşanma kararı verilebilir.

Boşanma davası genel ve özel sebeplere dayanılarak da açılabilir. Bu tür bir durumun varlığı halinde ise mahkeme karar verirken her iki durumu da ayrı ayrı değerlendirmelidir. Çekişmeli boşanma davalarını ilgilendiren genel boşanma sebepleri ve özel boşanma nedenleri aşağıdaki gibi açıklanabilir.

Genel Boşanma Nedenleri TMK 166

Boşanma davası açmak için taraflar genel ve özel sebeplere dayanabilir. Bu durumda ise genel boşanma sebeplerinin neler olduğunun bilinmesi icap eder. Evlilik birliği temelden sarsıldığında eşlerin ortak hayatlarını sürdüremeyecek derecede anlaşmazlık yaşaması kaçınılmaz olur. Bu durumda ise eşlerden herhangi biri çekişmeli boşanma davası açabilir. TMK m.166 madde metni şu şekildedir:

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

Genel boşanma sebebi ile açılan davalarda davayı açan eşin davalı eşin kusurunu ispat etmesi zorunludur. Özel boşanma sebepleri doğrultusunda açılacak bir boşanma davasında buna gerek duyulmaz fakat genel boşanma nedenleri ile açılacak bir çekişmeli boşanma davası için bu durum geçerli olmaz.

Genel sebeplere dayanılan bir boşanma davası sırasında eşlerin ortak yaşamını sürdürmeleri noktasında kendilerinden beklenmeyecek ölçüde sarsan pek çok fiil davanın konusu olabilmektedir. Bu tür davalarda taraflar birtakım vakıaları ileri sürebilir ve bunların ispat edilmesi halinde hakim eşlerin kusur oranlarını belirler.

Davacının daha fazla kusurlu bulunduğu davalarda davalının boşanma davasına itirazı söz konusu ise mahkeme boşanma davasını ret eder. Davacının kusur oranının davalıya kıyasla daha az olduğu hallerde ise davalının itirazı bir öneme sahip olmaz. Bu tür bir durumda boşanma kararı verilir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açan vakalar hakkında kanunda açık bir bilgi bulunmamakla beraber Yargıtay kararları incelendiğinde bazı örneklerden söz edilebilir. Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebep olabilecek bazı durumlar aşağıdaki gibi örneklendirilebilir:

  • Aile bireylerine karşı eşin kötü davranışları ve hakaret içeren sözleri,
  • İcra takibine yol açan aşırı borçlanma durumu,
  • Eşe karşı sevmediğini beyan etme,
  • Evlilik sırlarını başkaları ile paylaşma,
  • Cinsel ilişkiden kaçınma,
  • Ailesine karşı eşin ilgisizliği,
  • Alkol bağımlısı olma,
  • Hakaret ,
  • Saygısız davranışlar,
  • Agresif hareketler,
  • Güven sarsıcı davranışlar,
  • Sadakat yükümlülüğüne uymama,
  • Kumar ve benzeri kötü alışkanlıklar.

Özel Boşanma Nedenleri

Boşanma davası anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası şeklinde açılan ve Aile Mahkemesi kanalı ile neticelendirilen hukuki bir süreci ifade eder. Evlilik birliği resmi şekilde sonlandırılması gereken bir müessesedir. Bu nedenle de Aile Mahkemesine boşanma davası açılması zorunludur.

Anlaşmalı boşanma davası için eşlerin ortak iradeleri doğrultusunda aldıkları kararları mahkemeye sunmaları ve mahkemenin bunu kabul etmesi gerekirken anlaşmalı boşanma protokolü aracılığı ile ilerlenir. Çekişmeli boşanma davasında öne sürülebilecek genel ve özel sebeplere dayanılır.

Özel boşanma sebepleri Medeni Kanun’da yer verilen sınırlı konu başlıklarından oluşur. Bu kapsamda ise zina yani aldatma, hayata kast etme, pek kötü ve onur kırıcı davranışlar sergileme, suç işleme, haysiyetsiz yaşam sürme, terk, akıl hastalığı özel boşanma gerekçeleri arasında sayılmaktadır.

Zina Sebebi ile Çekişmeli Boşanma Davası

Aldatma yani zina çekişmeli boşanma davalarında özel sebeplerden biri olarak kabul edilmektedir. Çekişmeli boşanma davası açma konusunda en sık karşılaşılan gerekçelerden biri de zinadır. Zina yani aldatma eşlerin aile birliği içindeki karşılıklı sadakat yükümlülüklerinin açık bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir.

Yargıtay içtihatları doğrultusunda çekişmeli boşanma davalarında özel sebeplerden biri olan zinanın teşebbüs aşamasında kalması da boşanma sebepleri arasında kabul edilir. Zinaya bağlı olarak açılacak boşanma davalarında aldatmanın öğrenilmesinden itibaren 6 aylık süre içerisinde mahkemeye başvurulması gerekir.

Her halükarda bu süre 5 yıl olarak geçerlidir. Hak düşürücü süre olması bakımından bu sürelere riayet edilmesi gerekir. Aldatan eşi affeden aldatılan eş açısından ise dava açma hakkı ortadan kalkmaktadır. Sözlü, yazılı, açık ya da örtülü bir biçimde af gerçekleştiği takdirde dava açmak mümkün olmamaktadır.

Aldatmaya dayalı olarak boşanma davası açma söz konusu ise bu durumda aldatılan eş aldatan eşten manevi tazminat talebinde de bulunabilmektedir. Bu tür davalarda çocukların velayeti söz konusu ise genel hükümler kapsamında karar verilmektedir.

Boşanma davasında velayet konusu çözümlenirken çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurulmaktadır. Bu kapsamda da çocuğun menfaatleri hakim tarafından dikkate alınarak karar verilir. Aldatan eş çocuğun menfaatleri açısından velayeti almak için daha uygunsa hakim bu yönde karar verebilir.

Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Hakkında Yargıtay Kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, zina sebebiyle boşanma davasına yönelik vermiş olduğu 28.01.2020 tarihli kararı şu şekildedir:

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise katılma yoluyla; her iki dava sebebine dayalı hüküm kurulması, kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmolunan tazminatlar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 28.01.2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı … vekili Av. … ve karşı taraf temyiz eden davalı … ile vekili Av. … geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı kadın öncelikle zina (TMK m. 161) kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuş mahkemece kadının zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanma talebinin reddine, TMK 166/1. maddesi uyarınca ise davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Hüküm davacı kadın tarafından, zina hukuki sebebine dayalı olarak kabul edilmemesi, kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmiş olup Dairemizin 2016/14658 esas ve 2018/1859 karar sayılı bozma ilamı ile “Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; davalı erkeğin, evlilik devam ederken yabancı uyruklu bir kadın ile ilişkisinin olduğunu, eşine karşı sadakatsiz davrandığını ancak zinanın dava tarihinde devam ettiğinin ve halen sürdüğüne ilişkin kesin kanıtlar bulunmadığı belirtilerek, kadının zina davasını ispatlayamadığı kabul edilmiş ise de, gerek tanık olarak dinlenen ortak çocuk Altay, gerek ise diğer tanık …’ın beyanları dikkate alındığında davalı erkeğin dava açıldığı tarihe kadar başka bir kadınla yaşamaya devam ettiği davacı tarafından dosyaya sunulan fotoğraflardan ve tanık anlatımlarıyla anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasını ispatladığının kabulü gerekir. O halde davacı kadının zinaya dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmadığı ” gerekçesi ile bozulmuş, bozma sebebine göre davalı erkeğin yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen kadının boşanma davasının kusur belirlemesi ve fer’ilerine yönelik temyiz itirazları ile kadının mahkemece kendisine yüklenen kusur ve tazminat miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Mahkemece; bozma sonrasında “Davanın her iki boşanma sebebi yönünden kabulü ile, TMK m. 161 ve 166/1 maddeleri gereğince davalının subut bulan zinası ve evlilik birliğinin güven sarsıcı davranış ve sadakatsizlik sebebiyle temelinden sarsılması” nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı kadın öncelikle zina (TMK m. 161) kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuştur. Zina, mutlak boşanma sebebidir. Zina vakıasının gerçekleşmesi halinde boşanma sebebi gerçekleşmiş sayılır. Zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine kademeli olarak dayanılmış ise; zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekir. Böyle bir durumda artık genel boşanma sebebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaz ve bununla ilgili ayrıca bir hüküm oluşturulması da gerekmez. Hal böyleyken, mahkemece bozma ilamımıza uyularak yapılan yargılama sonucunda sadece TMK.m.161 uyarınca boşanma kararı verilmesi gerekirken TMK m. 166/1 uyarınca da boşanma kararı verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen kadının boşanma davası ve fer’lerine yönelik kadının tüm, erkeğin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 2.540,00 TL. vekalet ücretinin Fatma’dan alınıp Hüsamettin’e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.01.2020 (Salı)

Hayata Kast- Pek Kötü ya da Onur Kırıcı Davranış Sebebi ile Boşanma Davası TMK 162

Eşlerden biri diğer eşe karşı yaşam hakkını ortadan kaldıracak fiiller işlediğinde bu durum bir boşanma sebebi olarak kabul edilir. Özel sebeplerden biri olan hayata kast ile öldürme iradesinin ortaya konulması söz konusudur. Hayata kast sırasında eşin yaralanmış olması şart değildir bu eylemlerin ortaya çıkmış olması yeterlidir.

Eşe karşı gerçekleştirilen pek kötü muamele ise eşin acı çekmesine yol açan davranışlardır. Beden ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkileme gücünde olan bu tür davranışlar somut olaya bağlı olarak hakim tarafından değerlendirilir.

Pek kötü muamele olarak değerlendirilen davranışlar arasında; eşin dövülmesi, aç-susuz bırakılması, işkenceye maruz kalması gibi çok sayıda örnek gösterilebilir. Yargıtay kararlarına göz atıldığında bu fiiller pek kötü muamele olarak kabul edilmektedir.

Eşe karşı onur kırıcı davranışlar sergilenmesi ise çeşitlidir. Eşin toplum içinde rencide edilmesi, küçük düşürülmesi, ya da hakarete maruz kalması bu tür durumlara örnektir. Kızgınlıkla ya da şaka amacı ile söylenen sözler ve davranışlar bunun dışında kalır.

Ağır derecede onur kırıcı davranışlar sergileyen eşe karşı bu gerekçelerle boşanma davası açıldığında mahkeme özel sebeplere dayanarak boşanma kararı verebilmektedir.

Hayata kast sebebi ile ya da pek kötü ve onur kırıcı davranışlara dayanılarak dava açılacağı zaman 6 ay ve her halükarda 5 yıllık hak düşürücü süreye riayet edilmesi gerekmektedir. Bu davranışların affedilmesi durumunda dava açmak isteyen eşin bu gerekçelere dayanarak dava açma hakkı ortadan kalkar.

Haysiyetsiz Yaşam Sürme ve Suç İşleme Nedeni ile Boşanma Davası TMK 163

Türk Medeni Kanunu 163. Madde uyarınca haysiyetsiz yaşam sürme ve suç işleme sebebi ile çekişmeli boşanma davası açılabilir. Taraflardan birinin küçük düşürücü nitelikte suç işlemesi halinde ya da haysiyetsiz bir yaşam sürmesi durumunda diğer eş dava açabilir.

Küçük düşürücü suçlar arasında hırsızlık, dolandırıcılık, uyuşturucu madde kullanma-ticaretini yapma, rüşvet gibi örnekler yer alır. Bir suç küçük düşürücü olup olmadığı yönünde değerlendirilirken somut olayın özellikleri dikkate alınır.

Küçük düşürücü suçlar işlendiğinde toplum nazarında kişinin utanması söz konusu olur. Kişiyi utandıran, aşağılayan ya da yüz kızartıcı suç niteliği taşıyan bu eylemlerin ortaya çıkması boşanma davası açıldığında gerekçe olarak mahkemeye sunulabilir.

Bununla birlikte işlenen suçun hangi koşullarda işlenmiş olduğu da mahkemece değerlendirilmesi gereken konulardan biridir. Her küçük düşürücü suçun somut olayın özellikleri dikkate alınarak incelenmesi ve boşanma davası sırasında mahkemenin buna göre karar vermesi icap eder.

Haysiyetsiz yaşam sürme sebebi ile dava açılacağı zaman bu tür bir yaşamın süreklilik arz edip etmediğine bakılmaktadır. Namusa, şerefe ve itibar değerlerine uymayan bir hayat biçimi benimsendiğinde haysiyetsiz bir yaşamdan söz edilebilir.

Terk Etme Nedeni ile Boşanma Davası  TMK 164

Türk Medeni Kanunu uyarınca ortak konut bazı sebeplerden dolayı terk edilmiş ise çekişmeli boşanma davası açılabilir. Eşlerden biri ortak yükümlülüklerine uymamak maksadı ile konutu terk ettiğinde bu gerekçeye dayanılabilir.

Ortak konutta bulunmayan eşin haklı bir nedeni olmadığı halde ortak konuta dönmemesi de terk sebebi ile dava açmaya imkan tanır. Eşlerden biri diğer eşi ortak konutu terk etmeye zorladığında ya da eşlerden biri diğer eşin haklı bir gerekçesi olmadan ortak konuta dönmesini engellediğinde de dava açılabilir.

Terk en az 6 aydır sürüyor olmalı ve bu süre içinde kesinti yaşanmamalıdır. Ayrıca usulü uyarınca ihbar yapılmasına rağmen ortak konutu terk eden eş haklı bir nedeni olmadan bu konuta dönmemiş olmalıdır. Bu koşulların birlikte gerçekleşmiş olması zorunludur.

Terk sebebi ile dava açılacağı zaman usulüne uygun şekilde gönderilen bir ihtarname olması gerekir. Bu durum bir dava şartı olarak kabul edilir. Gönderilen ihtarnamenin usulüne uyup uymadığı yönündeki değerlendirmeyi hakim re’sen yapar. İhtarname gönderildiğinde diğer eş ortak konuta dönerse daha sonra ihtarnamede yer alan sebeplere dayanılarak dava açılamamaktadır.

Ortak konutu terk etmiş olan eş kendisine ihtarname gönderilmeden önce boşanma davası açmış ise ayrı yaşama hakkına sahip olur. İhtarnamenin tebliğinden sonra açılan boşanma davası terk olayını haklı çıkarmaz.

Mutlak boşanma sebepleri arasında yer alan terk, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi maksadı ile gerçekleşmiş olmalıdır. Terk nedeni ile açılan çekişmeli boşanma davası için hak düşürücü bir süre yoktur. Bu tür bir dava her zaman açılabilmektedir.

Akıl Hastalığı Nedeni ile Çekişmeli Boşanma Davası TMK 165

Akıl hastalığı nedeni ile boşanma davası açılacağı zaman resmi sağlık kurulu raporuna gerek duyulur. Türk Medeni Kanunu 165. Madde kapsamında resmi bir rapor olması halinde bu sebebe dayanılarak dava açılabilir.

Evlilik birliği sürerken bu hastalığın ortaya çıkmış olması dava açılabilmesi için gereklidir. Akıl hastalığı evlilik birliği öncesinde varsa açılacak dava ise evlilik birliğinin mutlak butlan sebebi ile iptali davasıdır.

Akıl hastalığına bağlı çekişmeli boşanma davası açılacağı zaman hastalığa yakalanan eşin hareketlerinin iradi nitelikte olmaması nedeni ile kendisine kusur atfedilmesi mümkün olmamaktadır. Bu tür bir davanın her zaman açılabilmesi mümkün olurken hak düşürücü süreye tabi değildir.

Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme

Türk Medeni Kanununun 161-166. Maddeleri arasında düzenlenmiş olan boşanma davası kanunda yazılı sebepler dolayısı ile açılabilmektedir. Bu tür davalarda hakimin kararı neticesinde boşanmanın gerçekleşmesi söz konusu olur.

Boşanma davası yetkili mahkeme kanalı ile görülür. Bu tür davalarda anlaşmalı veya çekişmeli olmasına bağlı olarak dava süreci ilerler. Anlaşmalı boşanma davasında gerekli olan anlaşmalı boşanma protokolü önceden hazırlanarak dava dilekçesi ile mahkemeye sunulur.

Anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanırken boşanmanın hukuki sonuçları hakkında eşlerin ortak iradeleri doğrultusunda düzenleme yapılır. Bu süreçte bir boşanma davası avukatı ile çalışılması ise tarafların haklarının korunması açısından önemlidir.

Boşanma avukatı ileride karşılaşılabilecek çok sayıda hukuki sorunun öngörülebilmesi açısından önemlidir. Bunun yanı sıra anlaşmalı boşanma davalarında hukuki destek almak sürecin doğru yönetilmesine de yardımcıdır.

Çekişmeli boşanma davası özel sebepler doğrultusunda açılabileceği gibi genel sebeplere de dayanılabilir. Çekişmeli boşanma davaları çoğu zaman uzun sürede sonuçlanır. Bunda etkili olan en önemli unsur ise eşler arasında hasıl olan çekişmenin boyutudur.

Çekişmeli boşanma davası avukatı tarafından temsil edilmek taraflar açısından hak kayıplarının engellenebilmesi için gereklidir. Dava açılacağı zaman hazırlanacak dilekçelerin usulüne uygun olması, süresi içinde gerekli başvuruların yapılması gibi çok sayıda ayrıntı süreci etkiler.

Aile Mahkemesi kanalı ile görülen boşanma davalarında yetkili mahkemenin belirlenmesi aşağıdaki şekilde olmaktadır:

  • Davalı veya davacı eşin ikametgahında yer alan Aile Mahkemesine boşanma davası açılabilir.
  • Dava öncesinde eşlerin son 6 aydır birlikte oturduğu yer Aile Mahkemesine dava açılabilmektedir.

 

 

Sıkça Sorulan Sorular

  • Boşanma Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme Hangisidir?

Boşanma davası görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise davalı ya da davacı eşin ikametgahındaki yer Aile Mahkemesidir. Çekişmeli boşanma davalarında dava öncesinde eşlerin son 6 aydır birlikte oturduğu yer Aile Mahkemesi de yetkilidir. Anlaşmalı boşanma davaları herhangi bir yer Aile Mahkemesine açılabilir.

  • Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davası açılacağı zaman anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanır. Bu protokolde boşanmanın hukuki sonuçları üzerinde tarafların ortak kararı yer alır. Boşanma davası dilekçesi ile boşanma protokolü birlikte Aile Mahkemesine verilerek dava açılır.

  • Boşanma Davası Sebepleri Nelerdir?

Boşanma davası genel ve özel sebepler söz konusu olduğunda açılabilen bir dava türüdür. Genel sebepleri her evlilikte farklı şekilde ortaya çıkabilir. Kişiler arasında anlaşmada zorluk yaşanması, geçimsizlik ve benzer nedenler gerekçe gösterilebilir. Özel sebepler ise zina (aldatma), hayata kast etme, pek kötü ya da onur kırıcı davranış sergileme, suç işleme, haysiyetsiz bir yaşam sürme olabileceği gibi eşlerden birinin evi terk etmesi ya da akıl hastalığı da olabilir.

Başa dön tuşu
İletişim