Aile İçi Şiddet ve Cezası

Aile toplumun en temel yapı taşıdır. Bu özelliği sebebi ile de ailenin toplum açısından ayrı bir önemi bulunur. Ailenin korunması maksadı ile ve kadına yöneltilen şiddetin engellenebilmesi için kanunlarda bu konular üzerinde  önemle durulur.

Kanun koyucu düzenlemeler yaparken kadını ve çocukları koruyucu tedbirlerin yanı sıra önleyici tedbirlerle de güvence altına almak ister. Aile bireylerini koruma amacı ile düzenlenen yasalar sayesinde ailenin sürekliliği ve güveni sağlanmaya çalışılır.

Şiddete maruz kalan bir kimse için hakimin vereceği karar doğrultusunda önleyici tedbirlere başvurulabilir. Yasaların öngördüğü tedbir kararlarını ihlal edenler içinse çeşitli yaptırımlar uygulanır.

Şiddet aile bireylerinden herhangi birine karşı uygulanabilir. Eşe, ana-babaya, çocuğa ya da diğer aile bireylerine karşı uygulanacak şiddetin engellenmesi için kanun koyucu yasalar aracılığı ile tedbir alır.

Şiddet çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik, ekonomik ya da cinsel şiddet şeklinde vuku bulabilen bu tür eylemler kişi üzerinde ciddi travmalara yol açar. Şiddetin yol açabileceği önemli problemler arasında kişinin acı çekmesi yer alır.

Şiddet kişi üzerinde fiziksel, psikolojik, cinsel ya da ekonomik olarak acıya sebep olan tutum ve davranışlardır. Şiddete maruz kalan kişiler yasalar aracılığı ile korunur. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu bu konuda gerekli tedbirleri alır.

Aile İçi Şiddet Nedir, Türleri Nelerdir?

Aile içi şiddet aile bireylerinden herhangi birine karşı uygulanabilir. Şiddet kişiye acı veren bir eylemdir. Bu acı fiziksel olabileceği gibi cinsel, ekonomik ya da psikolojik de olabilir. Kişi üzerinde travmaya neden olma etkisi bulunan şiddet ailede; eşe, ana-babaya ya da çocuklara karşı uygulanabilir.

Şiddetin ortaya çıkmasında ve artmasında toplumsal bozulmaların etkisi büyüktür. Günümüzün önemli problemleri arasında yer alan aile içi şiddet konusu meşru kabul edilmemesi gereken önemli bir sorundur. Bu sebeple de yasalar vasıtası ile gerekli tedbirlerin alınması icap eder.

Ailenin toplumun en önemli yapı birimi olması onu değerli ve önemli kılar. Her toplum için ailenin korunması önemlidir. Ailenin zarar görmesi istenmeyen bir durumdur ve toplumla bireyler arasındaki bağı aile kurar.

İnsanın sosyal bir canlı olmasından kaynaklanan durumu ailenin toplum içindeki önemi ile ele alınmalıdır. Toplumların devamlılığını sağlayacak olan en temel birim aile olarak kabul edilmektedir.

Dünyada yaşanan değişimler ailenin de bundan doğrudan etkilenmesine yol açar. Yenilikler, gelişmeler, değişim ve dönüşümler aileyi doğrudan etkileyen unsurlardır. Ailenin yapısındaki bozulmalarda çok fazla etkenin rol alabilmesi mümkündür.

Ahlaki çöküntüler, suç işleme oranlarındaki artış, eşler arasındaki uyuşmazlıklar, aile bireylerinin farklılıklarından kaynaklanan sorunlar, sorun çözme becerilerinde ortaya çıkan bozulmalar, kötü alışkanlıkların artması gibi nedenler aile içi şiddeti tetikleyen durumlar arasındadır.

Şiddet ortaya çıktığında ailenin temel fonksiyonlarına da zarar verir. Ailenin yapısında bozulmalara yol açabilme etkisinde olan şiddet, sadece fiziksel olarak ortaya çıkmaz. Psikolojik yönü ile de şiddetin travmaya neden olma etkisi çok fazladır.

Şiddet türleri ele alındığında çeşitli biçimlerde şiddetin uygulanabilmesi mümkündür. Fiziksel şiddet fiziki olarak acı verirken psikolojik şiddetin verdiği acı fiziksel acıdan farklıdır.

Fiziksel Şiddet Nedir?

Kaba kuvvet kullanmak sureti ile kişiye fiziksel yönden zarar veren şiddet türü fiziksel şiddet olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel şiddet uygulayan kişinin amacı karşısındakini korkutmak, yıldırmak ya da sindirmek olabilir.

Fiziksel şiddet ortaya çıktığında kişi bedenine zarar verebilecek her tür davranıştan söz edilebilir. Bir kimsenin karşısındaki kişiye tokat atması, yumruklaması, itekleme ya da tekmelemesi fiziksel şiddet için örnek olabilecek fiiller arasındadır.

Fiziksel şiddet kişi üzerinde gözle görülebilen etkilere sebep olabileceği gibi travmatik etkileri ile de öne çıkar. Özellikle çocukluk ve gençlik yıllarında fiziksel şiddete maruz kalan bireylerin ileriki yıllarda şiddet kullanma eğiliminde olduğu görülmektedir. Bu yönü ile de fiziksel şiddetin engellenmesi oldukça önemlidir.

Psikolojik Şiddet Nedir?

Psikolojik şiddet duygusal davranışlarla ya da sözlü olarak gerçekleştirilebilir. Psikolojik şiddetin çeşitli biçimlerde ortaya çıkması mümkündür. Kişinin toplum içinde aşağılanması, küçük düşürülmesi, eleştirilmesi ya da tehdit edilerek korkutulması bir çeşit psikolojik şiddettir.

Bir kimse baskı yapılarak sosyal çevresinden, ailesinden ve arkadaşlarından mahrum bırakıldığında, görüşmesi engellendiğinde psikolojik şiddete maruz bırakılmış demektir. Psikolojik şiddet fiziksel bir etki bırakmaz, ruhsal yaralanmalara yol açan bu tür şiddetin en önemli unsuru baskıdır.

Onur kırıcı davranışlara maruz kalan eş, hakaretlerle, aşağılama ve rencide edici davranışlarla psikolojik şiddete uğrayabilir. Bir kimse psikolojik şiddete maruz kaldığı takdirde bundan en fazla duygu durumu etkilenir. Bireyde yıpranmalara da yol açan bu tür davranışlar ailenin yapısına yönelik istenmeyen olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir.

Cinsel Şiddet Nedir?

Cinsel şiddet uygulandığında kadın istemediği halde cinsel ilişkiye zorlanıyor olabilir. Evli kadınların eşleri tarafından zorla cinsel ilişkiye zorlanması da cinsel şiddet içeren davranışlardan biridir.

Kadının kürtaj olmak istemesine rağmen eşi tarafından bunun engellenmesi, kadının fuhşa zorlanması, olağandışı yollarla cinsel ilişkiye mecbur bırakılması da cinsel şiddetin ortaya çıkma biçimlerine örnek verilebilecekler arasındadır.

Ekonomik Şiddet Nedir?

Tarım toplumunda öne çıkan erkek, endüstri toplumuna geçişle birlikte çalışma yaşamını kadınlarla paylaşmaya başlamıştır. Değişen yaşam koşulları, köyden kente göçün artması, kentleşmenin hız kazanması çalışma hayatında kadının da roller edinmesine olanak tanımıştır.

Bunun neden olduğu sonuçlardan biri de kadının ekonomik yaşamda rol sahibi olmasıdır. Kadının rollerinde ortaya çıkan bu değişim onun ekonomik şiddete uğraması yönünde engel teşkil etmemektedir. Kadın aile içinde ekonomik şiddet nedeni ile zarar görmekte ve bu durum kadını zor durumda bırakabilmektedir.

Kadına karşı ekonomik şiddet çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir. Kadının çalışmaya zorlanması ya da kazandığı paranın kendi iradesi dışında zorla elinden alınması ekonomik şiddet türleri arasındadır. Buna ilaveten eşin borçlandırılması ya da ekonomik gücünün yetersizliği sebebi ile eleştiriye maruz kalması da bir tür ekonomik şiddettir.

Aile İçi Şiddet Nedenleri

Şiddet, aile içinde uygulandığında anlaşılması oldukça zordur. Aile toplumun en değerli birimidir ve toplumun yapı taşıdır. Bu sebeple de taşıdığı öneme binaen yasalarla da korunur. Ailede yaşanacak bozulmalar toplumu doğrudan etkileme gücüne sahip olacağından bu durum istenmez.

Şiddetin en önemli özelliği kişinin beden ve ruh yapısında hasara yol açmasıdır. Fiziksel şiddetin emareleri dışardan anlaşılabilirken psikolojik şiddetin gözle görülme imkanı olmaz. İnsan davranışlarından anlaşılabilen psikolojik şiddet, özellikle aile içinde yaşanıyorsa üstü kapalı tutulur. Bu durum ailenin kendi içinde kapalı bir alan olmasından kaynaklanır. Toplumda karşılaşılacak eleştiriler, ön yargılar, utanma duygusu gibi nedenler aile içi şiddetin üzerinin örtülmesinde etkendir.

Aile içi şiddet, genellikle erkek tarafından kadına ve çocuklara karşı yöneltilir. Şiddet uygulama eğiliminin ortaya çıkma nedenleri de psikolojik, sosyal, biyolojik olabilir. Kişi öfke kontrol problemi yaşadığında, psikolojik rahatsızlığı varsa, kişilik bozukluğu gibi problemlere sahipse ya da normalin dışında stres altında ise bunları tolere edemediğinde şiddete yönelebilmektedir.

Eşler arasında yaşanacak iletişim bozuklukları, sosyal-kültürel uyumsuzluklar da şiddetin ortaya çıkabilme sebepleri arasında yer almaktadır. Eşlerin birbirini kıskanması, güven problemleri, eşler arasında saygının ortadan kalkmasına yol açan davranışlar da şiddetin uygulanma sebeplerinden bazılarıdır.

Çocukluk ve gençlik dönemlerinde şiddete maruz bırakılan bireylerde travmaya bağlı olarak ortaya çıkan çok sayıda davranış bozukluğu görülebilir. Bunlardan biri de kişinin başka kimselere şiddet uygulamasıdır. Evli eşler arasında bu sebeple şiddete maruz kalma gibi problemler görülebilmektedir.

Şiddet öğrenilebilir bir davranıştır. Bundan dolayı sosyal bir davranış biçimi olarak ortaya çıkabilir. Çocukken şiddete uğrayan bireylerin ilerleyen yıllarda bu tür davranışları tekrar etme oranları oldukça yüksektir.

Aile İçi Şiddet Karşısında Ne Yapılmalıdır?

Aile içi şiddet karşısında yapılması gerekenler bilindiği takdirde kişinin kendisini ya da çocuklarını koruması daha kolay olur. Şiddete uğrayan eş öncelikle en yakın karakol, jandarma gibi kolluk kuvvetlerine gitmelidir. Bu süreçte hak ve zaman kaybı noktasında zarar görülmemesi adına boşanma avukatı yardımı alınması da kişi adına yararlı olabilecek yaklaşımlar arasında yer alır.

Buna ilaveten çeşitli kadın örgütleri, belediyeler, savcılık gibi merciler de başvuru yapılabilecek yerlerden bazılarıdır. Aile içi şiddet, Aile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da ilgilendiği konulardan biridir.

Şiddete uğrayan kişi sağlık durumu müsaade ettiği takdirde derhal en yakındaki sağlık kuruluşuna giderek darp raporu almalıdır. Bu rapor şiddetin ispatlanabilmesi yönünde önemli bir delil niteliği taşır.

Şiddete maruz kalan kimse bulunduğu yerden çıkamadığı takdirde ALO 183’ü arayabileceği gibi 155 Polis İmdat da başvuru yapılabilecek  yerlerden biridir.

Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca aile içinde şiddete maruz kalan bireyler için çeşitli tedbirler alınmaktadır. Bu tedbirler kapsamında yer alan hukuki hakların bilinmesi oldukça önemlidir.

Kişi şiddete maruz kaldığında nereye başvuracağını bilmeli ve hukuki hakları konusunda da fikir sahibi olmalıdır. Bu kanun uyarınca şiddet uygulayan kişi için çeşitli tedbirler aldırılabilir. Şiddet  uygulayan eşe karşı alınabilecek önlemlerden bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Şiddet görene yakın koruma,
  • Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması,
  • İletişim kanalları üzerinden rahatsız edilmenin engellenmesi,
  • Kişisel bilgilerin gizlenmesi,
  • Müşterek konuta şerh konması,
  • Geçici velayet talebinde bulunulması,
  • Ev ya da iş yeri gibi adreslerin yakınında bulunma yasağı.

Aile İçi Şiddet ve Alınacak Yasal Tedbirler

Aile içi şiddet ve alınacak yasal tedbirler birlikte değerlendirilmesi gereken konuların başında gelmektedir. Bir kimse aile içinde şiddete maruz kaldığında bunun için yasal haklarını kullanarak çeşitli tedbirler aldırabilir.

Aile içi şiddet karşısında uygulanan tedbirler koruyucu ve önleyici nitelik taşır. Öncelikle somut olayın durumuna göre alınacak tedbirin ne yönde olduğuna karar verilir. Bu tedbirler tek başına ya da birlikte uygulanabilme özelliğine de sahiptir. Hakim gerekli gördüğü takdirde tedbirleri birlikte uygulayabilir.

Koruyucu tedbir kararı verilirken şiddete uğrayan kişi için mülki amirler aşağıda sayılan tedbirleri uygulayabilir:

  • Barınma yeri temin etmek,
  • Geçici olarak maddi yardım sağlamak,
  • Geçici olarak koruma altına almak,
  • Çocuklar için kreş imkanı sunmak.

Hakim vasıtası ile verilebilecek olan koruyucu tedbir kararları ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Şiddete uğrayan kişinin iş yerinde değişiklik,
  • Ayrı yerleşim yeri tespiti,
  • Aile konutuna şerh koyma,
  • Şiddete uğrayanın kimlik bilgileri ile ilgili belge ve bilgilerinin değiştirilmesi.

Koruyucu tedbir kararları dışında önleyici tedbir kararları da şiddete uğrayan kişiler için başvurulabilecek yollardan biridir. Önleyici tedbir kararını hakim ya da kolluk amiri alabilir. Kolluk amiri tarafından alınabilecek önleyici tedbir kararları ile hakim tarafından alınabilecek kararlar ayrılır.

Hakim önleyici tedbir kararı verdiğinde aşağıdaki örnekler söz konusu olur:

  • Müşterek konuttan ya da bulunduğu yerden şiddet uygulayanın derhal uzaklaştırılması,
  • Şiddet uygulayanın mağdurun bulunduğu ortama yaklaştırılmaması kararı,
  • Korunan kişinin ev eşyalarına ve şahsi eşyalarına zarar verilmemesi,
  • İletişim araçları kullanılarak mağdurun rahatsız edilmemesi,
  • Bulundurma ve taşıma ruhsatlı silahın kolluğa teslimi,
  • Şiddet uygulayanın psikolojik rahatsızlığı varsa tedavisi.

Kolluk amirinin alabileceği önleyici tedbir kararlarından bazıları ise aşağıdaki gibidir:

  • Şiddet uygulayanın bu davranışlarını yapmaktan vaz geçmesi kararı,
  • Müşterek konuttan derhal uzaklaştırma,
  • Mağdura yaklaşmama,
  • Çocuklarla kurulan iletişimin sınırlandırılması.

Aile İçi Şiddete Verilen Cezalar

Türk Ceza Kanunu çeşitli suçlar karşısında hangi cezaların verileceğini belirler. Aile içi şiddet için de Türk Ceza Kanunu uyarınca ceza verilmektedir. İşlenen suçun niteliğine bağlı olarak aile içi şiddet için belirlenen  cezalarda farklılık görülür.

Aile içi şiddet eşe karşı işlendiğinde verilen cezada artışa neden olur. Şiddetin eşe karşı işlenmesi aile içi şiddet suçunun nitelikli halleri arasında yer almaktadır. Suçun nitelikli hale geldiği durumlarda verilen cezalarda artış olması yasa gereğidir.

Aile içi şiddet uygulandığında ortaya çıkan fiilin niteliği doğrultusunda verilecek cezalar belirlenmektedir. Bu kapsamda ise aşağıdaki suçlar söz konusu olabilir:

  • Kasten yaralama suçu,
  • İntihara yönlendirme suçu,
  • Kasten öldürme suçu,
  • Nitelikli cinsel saldırı suçu,
  • Tehdit suçu,
  • Hakaret suçu,
  • Kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması suçu,
  • İş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi suçu.

Bir kimse kasten öldürme suçunu işlediğinde ve bunu nitelikli olarak gerçekleştirirse ağırlaştırılmış müebbet hapsi cezası ile karşılaşır. İntihara yönlendirme suçunu işleyen kişi intihar gerçekleşmiş ise 4-10 yıl aralığında hapis cezası alır. İntihar eden kişinin algılama yeteneği gelişmemiş ise ve cebir-tehdit kullanılarak intihara sevk edilmiş ise suçu işleyen kasten öldürme suçu sebebi ile yargılanır.

Kasten yaralama suçu hasıl olduğunda da suçun niteliğine göre ceza verilir. 1-3 yıl aralığında hapis cezası bu suç için öngörülmektedir. Bu suç eşe, üstsoy, altsoy ya da kardeşe karşı işlenirse verilen ceza yarı oranda artırılır.

Taksirle yaralamanın meydana geldiği hallerde ise 3 ay- 1 yıl aralığında değişen sürede ceza verilebilmektedir. Bu suçu nitelikli olarak işleyen kişiye ise verilen cezada artış görülür. Cinsel saldırı suçu işlendiğinde bunu nitelikli olarak gerçekleştiren kişi için de ceza artışından söz edilmesi gerekir.

Bir kimse karşısındaki kişinin vücut dokunulmazlığını ihlal ederse işlediği suç sebebi ile 5-10 yıl aralığında değişen sürelerde hapis cezası uygulanır. Çocuğa karşı işlenen cinsel istismar suçunda verilen cezalar 8-10 yıl arasında değişen sürede hapis olurken somut olaya bakılarak cezaya hükmolunur.

İş ve çalışma hürriyetinin ihlali söz konusu olduğunda ise mağdurun şikayeti ile 6 ay- 2 yıl aralığında hapis ve adli para cezası uygulanabilir. Kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması 1 yıl -5 yıl arasında değişen sürede hapis cezasına sebep olmaktadır. Suçu işleyen cebir, tehdit ve hile kullandığında ise verilen ceza 2-7 yıl arasında hapis cezasına çevrilir. Bu suçun eşe karşı işlenmesi suçun nitelikli halinden yargılanmayı gerekli kılar ve verilecek ceza miktarı da bir kat artar.

Aile İçi Şiddet ve Cezası Hakkında Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, aile içi şiddet ve cezası hakkında vermiş olduğu 13.04.2022 tarihli kararı şöyledir:

“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı erkeğin davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığı vakıasına ilişkin kadın tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğu, iddia edilen fiziksel şiddet vakıasından sonra tarafların barıştıkları ve bir araya geldiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle fiziksel şiddet vakıasının kadın tarafından affedildiği ya da en azından hoşgörüyle karşılandığı anlaşıldığından fiziksel şiddet vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumları dikkate alındığında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 397.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 13.04.2022 (Çrş.)”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, aile içi şiddet ve cezası hakkında vermiş olduğu 21.06.1018 tarihli kararı şu şekildedir:

“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, velayet, nafakalar, kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen fiziksel şiddet vakıasına yönelik olarak tanıklarca hamilelik sırasında gerçekleştiği söylenen fiziksel şiddet eyleminden sonra evliliğin devam ettiği, bu eylemin kadın tarafından affedildiği en azından hoşgörüldüğü, en son gerçekleştiği iddia edilen fiziksel şiddet eylemine yönelik ise tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğundan erkeğe fiziksel şiddet vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmış ise de; mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre de boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50’şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.06.2018(Prş.)”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, aile içi şiddet ve cezası hakkında vermiş olduğu 27.02.2018 tarihli kararı şu şekildedir:

“Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 05.12.2017 günü temyiz eden davacı … vekili Av. … geldi. Karşı taraf davalı … vekili Av. … geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Davacı kadın Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca boşanma talep etmiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece davacı kadının boşanma davasına dayanak yaptığı ceza yargılamasında şikayetten vazgeçmesi ve tarafların yargılama sırasında biraraya gelmeleri nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Tüm dosya kapsamı ve … 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/640 esas ve 2016/15 karar sayılı dosya münderecatından da anlaşıldığı üzere, ceza yargılamasına konu iki ayrı zamanda vukuu bulan erkek tarafından kadına uygulanan iki ayrı fiziksel şiddet eylemlerinden, 13.03.2015 tarihli fiziksel şiddet olayından sonra tarafların biraraya geldikleri anlaşılmakta ise de en son yaşanan 31.05.2015 tarihli fiziksel şiddet olayından sonra ayrıldıkları, biraraya geldiklerinin mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kararın gerekçesine konu edilen, kadının ceza davasında şikayetten vazgeçmesi erkeği eczadan kurtarmaya yönelik olup, erkeği affettiği anlamına gelmediği gibi affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının mevcut olması ya da en azından affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, ayrıca af olgusunu iddia edenin bunu somut delillerle ispatı lazımdır. Kaldı ki, davalı tarafın 31.05.2015 tarihli fiziksel şiddet eyleminden sonra affa ilişkin somut delillerle desteklenmeyen iddiası affın kabulü için de yeterli değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı erkeğin, davacı eşine 31.05.2015 tarihinde fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ceza dosyasındaki fiziksel şiddete dair raporunda belirtildiği üzere de, erkeğin kadının saçlarını kopardığının anlaşıldığı, bu haliyle davalı erkeğin, davacı kadına pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunduğunun (TMK m. 162) kabulü zorunlu hale gelmiştir. Öyleyse, Türk Medeni Kanununun 162. maddesine dayalı olarak açılan iş bu davanın kabulü gerekirken, reddi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için taktir olunan 1.480,00 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.02.2018(Salı)”

Sıkça Sorulan Sorular

Aile İçi Şiddet Gören Kişi Ne Yapmalıdır?

Aile içinde şiddet gören kişi eğer sağlık durumu elveriyorsa en yakın sağlık kuruluşuna giderek bir darp raporu almalıdır. Kişinin sağlık durumu buna müsaade etmiyorsa ve bulunduğu yerden ayrılamıyorsa ALO 183, 155 polis imdat gibi telefon numaralarından da yardım istenebilir. Buna ilaveten jandarma, polis, belediyeler, Aile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gibi birimlere de başvuru yapılabilir.

Aile İçi Şiddet Nedir?

Aile içinde bireylerin birbirlerine karşı fiziksel, psikolojik, cinsel ya da ekonomik olarak uyguladıkları zarar verici davranışlar şiddet olarak adlandırılır. Genellikle aile içinde kadına ya da çocuklara karşı uygulanan şiddet daha sık karşılaşılan bir durumdur.

Aile İçi Şiddet Türleri Nelerdir?

Aile içi şiddet türleri fiziksel olabileceği gibi psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet şekilde de cereyan edebilir. Fiziksel şiddet gözle görülebilir zararlara ve ruhsal bozulmalara yol açarken psikolojik şiddetin travmatik etkileri bulunur.

Aile İçi Şiddete Ne Ceza Verilir?

Aile içi şiddet için ceza verileceği zaman somut olaya bakılarak karar verilir. Ortaya çıkan zarar ve suçun niteliği ceza verilirken dikkate alınır. Eşe karşı işlenen aile içi şiddet suçun nitelikli halleri nedeni ile daha fazla cezaya çarptırılmaktadır. Türk Ceza Kanunu aile içi şiddet karşısında verilecek cezaları belirler. Suç işleyen kişinin fiilinin ağırlığı oranında ceza ve güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Başa dön tuşu
İletişim